ExpressVPN tarafından gerçekleştirilen bir anket, cihaz kullanımını azaltma konusunda kuşaksal farklara ve bunun akıl sağlığı ve üretkenlik üzerindeki etkilerine ışık tutuyor.
Çoğu insan, akıl sağlıklarını iyileştirmek için teknoloji kullanımlarını azaltmaları gerektiğinin farkına varıyor. Bu, yazar Cal Newport’un savunduğu, dijital minimalizm adlı bir felsefenin bir parçası: teknoloji ile nasıl etkileşime geçtiğimizi bilinçli bir şekilde seçerek, dijital kirliliği kırıp geçebilir ve hayatlarımızı zenginleştirebiliriz.
Fakat çoğu insan da, pek tabii daha iyi bir yaşam için, teknoloji kullanımını azaltmanın dile kolay olduğunu kabul ediyor.
ExpressVPN, dijital minimalizm etrafındaki çabaları, mücadeleleri ve bakış açılarını incelemek amacıyla ABD, Birleşik Krallık, Fransa ve Almanya’da bir anket gerçekleştirdi. Z Kuşağı’ndan Baby Boomer’lara kadar, 4.000 kişiye dijital alışkanlıkları ve bunların akıl sağlıkları ve üretkenlikleri üzerindeki etkileri hakkında sorular sorduk.
Bulgularımız, farklı kuşakların dijital hayatlarında denge kurmak için nasıl bir çaba gösterdikleri (veya mücadele içinde oldukları) konusunda ilginç bir tablo ortaya koydu. Bu içgörüler, insanların teknolojiye karşı daha duyarlı bir yaklaşım göstermeye çalışmak için kullandığı çeşitli yolların altını çizmekle birlikte, herkes için daha sağlıklı dijital alışkanlıklar geliştirme konusunda da kılavuzluk sunuyor.
Cihaz kullanımı: iki ucu keskin kılıç
Anketimiz, cihazlarımızda harcadığımız zamanı yönetmenin tüm kuşaklar arasında yaygın fakat farklılık gösteren bir mücadele olduğunu gözler önüne seriyor.
Hangi ifade ekran süresi alışkanlıklarınızı en iyi şekilde tanımlıyor?
İfade | Z Kuşağı | Y Kuşağı | X Kuşağı | Boomer’lar |
Ekran süremi her veya çoğu gün sınırlıyorum | %17 | %16 | %12 | %18 |
Ekran süremi sınırlamakta çoğunlukla iyiyim | %29 | %33 | %28 | %28 |
Ekran süremi sınırlamam gerektiğini biliyorum ama çok zor geliyor | %28 | %25 | %22 | %12 |
Çok fazla ekran süresi kullandığımı biliyorum ama hiç sınırlamaya çalışmıyorum | %12 | %11 | %14 | %9 |
Sahip olduğum ekran süresi konusunda rahatım | %14 | %17 | %24 | %35 |
Örneğin Z Kuşağı’nı ele alalım. Ekran süresini azaltmak için ciddi bir çaba gösteriyorlar ve %17’si ekran süresini her gün veya çoğu gün başarıyla sınırlarken, %29’u ise bunu çoğunlukla gerçekleştirebiliyor. Buna karşın, %28’i ekran süresini azaltmakta zorluk çekiyor ve %12’si ise çok fazla ekran süresine sahip olmadıklarını düşünüyor. Kalan %14’ü de ekran süresi konusunda rahat olduklarını belirtiyor.
Y Kuşağı benzer sorunlarla yüzleşiyor. %33’ü etkili bir şekilde ekran süresini sınırlıyor ve %16’sı bunu çoğu gün yönetebiliyorken, ciddi orandaki %25’i ise azaltmakta zorluk çekiyor. İlginç bir şekilde, Y Kuşağı’nın %17’si mevcut ekran sürelerinden memnun olduklarını belirtiyor ve bu da bu grup içerisinde dijital alışkanlıklar konusunda bir bölünme ortaya koyuyor.
X Kuşağı için hikaye biraz farklı. %24’ü ekran süresi konusunda rahat ve %12’si kullanımlarını çoğu gün sınırlandırıyor. Boomerlar ise dijital alışkanlıkları konusunda en rahat olanlar olarak görünüyor. %35’i ekran süresi konusunda rahat hissediyor ve dijital cihazlara daha az bağımlı oldukları görülüyor. Buna karşın, Boomer’ların %18’i hâlâ kullanımlarını aktif bir şekilde her gün veya çoğu gün sınırlıyor.
Akıllı telefonlar, azaltması en zor olan cihaz
Peki, katılımcılar hangi cihazı elden düşürmenin en zor olduğunu belirtiyor?
- Akıllı telefon: 61%
- TV: 23%
- Dizüstü/masaüstü bilgisayar: 21%
- Tablet: 12%
- Video oyun konsolu: 6%
- VR başlık: 1%
Beklendiği üzere, mobil telefonlar listenin en üstünde yer alıyor ve katılımcıların %61’i telefon kullanımlarını azaltmada zorluk yaşadıklarını belirtiyor. Telefonu günlük rutinlerimizde önemli rollere sahip olan TV ve dizüstü bilgisayar yakın bir şekilde takip ediyor.
Alman ve Fransız ebeveynler en çok çocuklarının ekran süresi için endişe duyuyor
Ekran süresi konusundaki endişeler, kişinin kendi kullanımının ötesine ulaşıyor. Ebeveynler içinse, çocuklarının cihazlarda ne kadar süre geçirdiklerine kadar varıyor. Aslına bakılırsa, katılımcılar (yukarıdaki tabloya göre) kendi ekran sürelerinden çok çocuklarının ekran süreleri için endişe duyuyor.
Çocuğunuzun dijital cihazlarda ne kadar süre geçirdiği konusunda endişeleniyor musunuz?
Ülke | Büyük endişe | Orta derece endişe | Az endişe | Hiç düşünmedim | Hiç endişelenmiyorum |
ABD | %23 | %33 | %23 | %9 | %11 |
Birleşik Krallık | %30 | %28 | %19 | %9 | %15 |
Almanya | %25 | %32 | %30 | %3 | %10 |
Fransa | %27 | %32 | %28 | %4 | %9 |
Endişe verici şekilde, ebeveynlerin %83’ü çocuklarının ekran süresi konusunda belirli seviyelerde bir endişe ifade ediyor. Alman ve Fransız ebeveynler, endişe belirten %87 ile listenin en üstünde yer alıyor. Birleşik Krallık ve ABD çok geride kalmadan sırasıyla %80 ve %77 ile benzer endişeleri paylaşıyor.
Bu endişeler sebepsiz değil. Amerikan Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Akademisi’ne göre, fazla ekran süresi (günde iki saatten uzun), çocukların uygunsuz içeriklere maruz kalmalarına neden olabilir, uyku düzenlerini bozabilir, hareketsiz bir yaşam tarzını teşvik edebilir ve artan saldırganlık ve dikkat problemleri gibi davranış sorunlarına yol açabilir. Fazla ekran süresi akademik olarak daha düşük notlara ve daha az okuma süresine neden olabilir. Dahası, genellikle fiziksel aktivitelerin yerini alıyor, aile bağlarını zayıflatıyor ve genel sağlığı bozuyor.
Bizi cihazlarımıza yapıştıran şey ne?
Bizim için kötü olduğunu bilmemize rağmen, neden cihazlarımızı elimizden düşüremiyoruz? Gerçek şu ki fazla ekran süresinin akıl sağlığımıza ve aynı şekilde çocuklarımızın akıl sağlığına olumsuz etkilerinin farkında olmamıza rağmen dijital alışkanlıklarımızı kırmak dile kolay geliyor.
Sizi ekran süresini azaltmaktan durduran şey nedir?
Zorluklar | Z Kuşağı | Y Kuşağı | X Kuşağı | Boomer’lar |
Popüler şeylerden geri kalma korkusu | %40 | %34 | %28 | %19 |
Motivasyon yoksunluğu | %40 | %32 | %22 | %16 |
İş gereksinimleri | %27 | %27 | %16 | %8 |
Sosyal baskı | %26 | %23 | %12 | %6 |
Ekran süremi azaltırken zorluk çekmiyorum | %7 | %15 | %25 | %35 |
Ekran süremi azaltmaya çalışmıyorum | %11 | %13 | %20 | %27 |
Popüler şeylerden geri kalma korkusu (FOMO)
En büyük sorunlardan biri, popüler şeylerden geri kalma korkusu (FOMO). Bu endişe birçoğumuzu, özellikle de daha genç kuşakları, sürekli bağlantı halinde tutuyor. Z Kuşağı için, FOMO çok büyük bir engel ve katılımcıların %40’ı bunun onları ekranlarına yapıştırdığını kabul ediyor. Sonu gelmeyen güncellemeler, bildirimler ve sosyal medya paylaşımları, bir haberdar ve dahil olma aciliyeti hissi yaratıyor.
Motivasyon yoksunluğu
Başka bir önemli faktör ise, bağlantıyı koparmak için bir motivasyonun olmamasıdır. Her ne kadar birçoğumuz ekran süremizi sınırlandırmaya olan ihtiyacı fark etse de bunu yapmak için gereken motivasyonu bulmak apayrı bir konu. Bu sorun, Z Kuşağı’nın %40’ını ve Y Kuşağı’nın %32’sini etkiliyor.
İş gereksinimleri
Modern işyerlerinin ihtiyaçları da dijital bağımlılıklarımızda bir rol oynuyor. Birçok kişi için, sürekli bağlı kalmak, bir iş gereksinimi. Bu, özellikle Y ve Z Kuşakları için doğru ve katılımcıların %27’si iş gereksinimlerinin bir zorluk çıkardığını belirtiyor. Profesyonel ve kişisel süre arasındaki belirsiz çizgiler, fişi çekmeyi ve rahatlamayı zorlaştırıyor ve bu da bir dijital bağımlılık döngüsünü kalıcı hale getiriyor.
Sosyal baskı
Sosyal baskı, bir diğer önemli etken. Arkadaşlara, aileye ve iş arkadaşlarına yanıt verme ve etkileşimde olma ihtiyacı, cihazlarımızdan uzaklaşmayı zorlaştırıyor. Bu baskı, tüm kuşaklarda hissediliyor fakat Z ve Y Kuşaklarında daha şiddetli bir şekilde hissediliyor.
Farklı kuşaklar, farklı mücadeleler
Ekran süresini azaltma konusundaki zorluklar, kuşaklar arasında oldukça değişkenlik gösteriyor. X Kuşağı ve Boomer’lar için, popüler şeylerden geri kalma korkusu ve motivasyon yoksunluğu daha az hissediliyor. X Kuşağı’nın %25’i ve Boomer’ların %35’i dijital tüketimlerini azaltma konusunda ciddi bir sorun yaşamadığını belirtiyor. Diğer kuşaklarla karşılaştırdığımızda, Z Kuşağı’nın yalnızca %7’si ve Y Kuşağı’nın %15’i aynı şekilde hiseddiyor.
Akıllı telefonlar ve sosyal medya ile büyüyen Z Kuşağı, dijital bağlanırlığı genellikle sosyal hayatlarının ve kimliklerinin merkezinde görüyor. Dijital medyanın doğuşu sırasında doruğa ulaşan Y Kuşağı, hem iş hem de sosyal etkileşimler için teknolojiye yoğun bir şekilde bel bağlıyor. Bunun aksine, internetten önceki hayatı deneyimleyen X Kuşağı ve Boomer’lar teknoloji kullanımı konusunda daha dengeli bir görüşe sahip olabilir. Çevrimdışı alışkanlıklar ve rutinlere sahip ve bu da onların bağlantıyı koparmalarını ve aynı seviyede bir ihtiyaç duyma olasılıklarını azaltmayı sağlıyor.
Dijital minimalizmi benimseme: Popüler şeylerden geri kalma keyfi
Cihazlarımıza bu derece bağlı olmasaydık ne yapabilirdik? Dijital alışkanlıklarımızla birlikte gelen korku, endişe ve hüsrana boyun eğmek yerine, zihinsel ve fiziksel sağlığımıza katkıda bulunan aktivitelerde bulunabilirdik. Karşınızda, tüm yaş gruplarında ilgi çekmeye başlayan bir konsept olan dijital minimalizm.
Dijital minimalizm nedir?
Digital Minimalism: Choosing a Focused Life in a Noisy World adlı kitabında Cal Newport tarafından popülerleştirilen bir terim olan dijital minimalizm, dijital hayatlarımızı toparlayıp düzenleme ve teknolojiyi sağlığımızı gerçekten iyileştirecek şekilde kullanma üzerinedir. Newport, niteliği niceliğe tercih etmemizi ve her dijital aracın gerçek değerine bir kıymet biçmemizi teşvik ediyor. Bunu, dijital hayatınızda teknolojinin sizin için çalışmasını hedeflediğiniz bir bahar temizliği olarak düşünebilirsiniz.
“Basitçe söylemek gerekirse, insanlar sürekli internete bağlı bir şekilde yaşamak için evrimleşmedi. Dijital minimalistler, yeni teknolojileri kendilerine değer biçecekleri kaynaklar yerine değer verdikleri şeyleri destekleyecek araçlar olarak görüyorlar. Aynı derecede önemli şey ise, diğer her şeyi kaçırma konusunda rahatlar.” ― Cal Newport, Digital Minimalism: Choosing a Focused Life in a Noisy World
Dijital minimalizmi nasıl benimsiyoruz
Peki, insanlar dijital minimalizmi günlük yaşamlarında nasıl hayata geçiriyorlar? Anketimiz birkaç stratejiye dikkat çekiyor:
Popüler yaklaşımlardan biri, cihazlara bakmak için belirli zamanlar belirlemektir. Dijital minimalizmi uygulayan katılımcıların %43’ü için bu, dijital dikkat dağınıklıklarının olmadığı süreleri bilinçli bir şekilde oluşturma anlamına geliyor. Bu, zihinsel duruluğa katkıda bulunmanın ve her zaman bağlı olmanın getirdiği devamlı zihinsel karmaşayı azaltmanın bir yoludur.
Bir de katılımcıların %27’sinin uyguladığı, ekran süresini takip eden veya sınırlayan uygulamaların kullanımı bulunuyor. Tamamen çelişkili bir durum: teknolojinin aşırı kullanımıyla mücadele için teknolojiyi kullanmak. Bu durum, dijital hayatlarımızda teknolojinin yaratıığı sorunları çözmek için teknolojik çözümlere bağlı olduğumuz, karmaşık aşk-nefret ilişkisine dikkat çekiyor.
Evde teknoloji olmayan alanlar belirlemek de başka bir hoş hareket ve katılımcıların %22’si tarafından uygulanıyor. Teknolojinin girmesi yasak alanlar oluşturarak, insanlar sakinleşmeyi ve kişisel etkileşimi destekleyen ortamlar yaratabilir ve böylece ekranların günlük hayatımızı istila eden varlıklarına karşı bir direniş oluşturabilir.
Ve katılımcıların %11’inin katıldığı dijital arınma hedeflerini unutmayalım. Bu hedefler, bağlantının tamamen koparıldığı yapılandırılmış sürelerdir ve dijital alışkanlıkları sıfırlamak ve teknolojiyle ilişkimizi gözden geçirmek için proaktif bir yöntem sunlarlar.
Değişimi neler destekliyor?
Sürekli bağlı olma stresiyle birlikte, birçok kişinin dijital minimalizme yönelmesi hiç şaşırtıcı olmadı. Peki ekran sürelerini azaltmak isteyen insanların gönlünden neler geçiyor?
Ekran süreniz konusunda daha dikkatli olmanızın ana sebepleri nelerdir?
Sebep | Z Kuşağı | Y Kuşağı | X Kuşağı | Boomer’lar |
Ailemle/arkadaşlarımla daha fazla vakit geçirmek | %36 | %43 | %38 | %36 |
Akıl sağlığımı iyileştirmek | %45 | %39 | %28 | %24 |
Üretkenliği artırmak | %43 | %38 | %28 | %18 |
Stresi veya endişeyi azaltmak | %29 | %30 | %25 | %21 |
Birçok kişi için ana sebep akıl sağlığı. Anketimiz, Z Kuşağı’nın %45’inin ve Y Kuşağı’nın %39’unun ekran süresini kendi sağlıkları için azalttıklarını ortaya koydu. Hiç bitmeyen biplemeler ve güncellemeler bunaltıcı olabilir ve strese ve endişeye neden olabilir. İnsanlar, bu dikkat dağınıklıklarını kısarak daha huzurlu ve dengeli bir yaşam buluyor.
Bir diğer motivasyon ise üretkenlik. Z Kuşağı (%43) ve Y Kuşağı (%38), daha az dijital dikkat dağınıklığının olmasının odaklanmalarına ve daha fazla çalışmalarına yardımcı olduğuna inanıyor. Sürekli telefonunuzu kontrol etmiyor olmasaydınız ne kadar daha fazlasını başarabileceğinizi düşünün.
Aile ve arkadaşlarla daha kaliteli vakit geçirmek de büyük bir etken. Y Kuşağı, %43 ile sevdikleri insanlarla daha derin bağlar kurmak için ekran süresini azaltanlar arasında önde gidiyor. Z Kuşağı (%36), X Kuşağı (%38) ve Boomer’lar (%36) da ekran süresi yerine yüz yüze etkileşime değer veriyor.
Stres ve endişeyi azaltmak da çok önemli. Z Kuşağı (%29) ve Y Kuşağı (%30), ekrandan uzak durmanın onları daha huzurlu hissettirdiğini belirtiyor. X Kuşağı (%25) ve Boomer’lar (%21) da daha az dijital etkileşimin rahatlatıcı etkilerine kıymet veriyor.
Dijital minimalizmin faydalarını görmezden gelmek çok zor. Dijital dikkat dağınıklıklarını kısan birçok kişi, akıl sağlıklarında ciddi bir iyileşme görüyor. Sürekli bağlı olmanın vızıltısı ve haberdar olma baskısı gerçekten büyük zarar verebilir, fakat gereksiz dijital etkileşimden uzak durmak, daha huzurlu ve dengeli bir yaşam için alan sunuyor.
Aslına bakılırsa, katılımcıların %43’ü dijital minimalizmden dikkate değer faydalar gördüklerini belirtti. Bu gereksiz dikkat dağınıklığını belirleyen ve ortadan kaldıran birçok kişi, hayatlarının daha tatmin edici ve çok daha az telaşlı olduğunu belirtiyor.
Dijital minimalizmi bir sonraki seviyeye taşıyın
Siz de ekran süresini kısıtlayıp faydalarını hissettiyseniz dijital minimalizm maceranızı nasıl daha da ileriye taşıyabileceğinizi merak ediyor olabilirsiniz. İşte bu uygulamayı derinleştirmenize yardımcı olacak birkaç ipucu.
1. Dijital diyetinizi öncelik sırasına koyun
Dijital tüketiminizi diyetiniz olarak görün. Tıpkı yararlı besinleri seçtiğiniz gibi, hayatınızı zenginleştiren yüksek kaliteli dijital içerikleri tüketin. Hiç değer katmayan haber bültenleri ve sosyal medya hesabı aboneliklerinizi sonlandırın. Bunun yerine, size ilham veren ve sizi eğiten profilleri ve kanalları takip edin.
2. Dikkat dağıtıcı şeyleri azaltın
Dijital gürültüyü gidermenin kesin bir yolu, kesintileri en aza indirmek için tasarlanmış araçlar kullanmaktan geçiyor. Örneğin, ExpressVPN’den VPN indirdiğinizde, birçok reklamın tarayıcınızda yüklenmesini ve görünmesini önleyerek reklamların çoğunu filtreleyen bir reklam engelleyici ile birlikte gelir. Bu, gezinme deneyiminizi hızlandırmakla ve mobil verinizi korumakla kalmaz, aynı zamanda dikkat dağınıklıklarını azaltarak önemli şeylere odaklanmanızı da sağlar. Ayrıca, kötü amaçlı yazılım taşıyan veya oltalama sitelerine yönlendiren reklamları da engelleyerek çevrimiçi güvenliğinizi de artırır.
3. Teknoloji içermeyen aktiviteler planlayın
Ekranları içermeyen düzenli aktiviteler planlayın. İster bir haftasonu tırmanışı, müze gezisi veya bir aşçılık dersi olsun, bu aktiviteler dünyayla daha derin bağ kurmanıza ve sürekli bağlı olma alışkanlığını kırmanıza yardımcı olabilir.
4. Düzenli bir şekilde değerlendirme yapın
Dijital alışkanlıklarınızı değerlendirmek için her ay zaman ayırın. Daha da fazla azaltabileceğiniz alanlar var mı? Odaklanmanıza ve dikkatli olmanıza yardımcı olabilecek yeni uygulamalar veya yöntemler var mı?
5. JOMO’yu (Joy of Missing Out) benimseyin
Düşünce yapınızı FOMO’dan (Fear of Missing Out) JOMO’ya (Joy of Missing Out) kaydırın. Çevrimdışı olduğunuz anları kutlayın ve sürekli bildirimlerden ve güncellemelerden özgürlüğün tadını çıkarın. Bu süreyi kendinizle veya diğer kişilerle daha derin seviyede bağ kurmak için kullanın.
Dijital minimalizm uyguluyor musunuz veya mevcut ekran sürenizden memnun musunuz? Düşüncelerinizi aşağıda paylaşın.
Dijital minimalizm hakkında SSS
Dijital minimalizm yöntemi nedir?
Dijital minimalizm, teknolojiyi bilinçli bir şekilde nasıl ve ne zaman kullanacağınızı seçmekten ibarettir. Sürekli bağlı olmak yerine, dijital araçlarla hayatınızı gerçekten geliştiren şekillerde kullanmaya odaklanırsınız. Bunu teknoloji kullanımınız konusunda daha bilinçli olmayı teşvik eden ve bugünün dijital dünyasında bizi bunaltabilen gürültüyü ve dikkat dağıtıcı şeyleri atlatmaya yardımcı olan bir yaşam biçimi olarak düşünebilirsiniz.
Dijital minimalizm, özünde nicelikten ziyade nitelik üzerinedir. Teknolojiden tamamen kurtulmak yerine, hangi cihazları hayatımıza sokacağımız ve onları nasıl kullanacağımız hakkında bilinçli kararlar almak üzerinedir. Bu yaklaşım, zamanınızı ve dikkatinizi geri kazanmanıza yardımcı olur ve daha dengeli ve tatmin edici bir yaşam için etken olur.
Dijital minimalizmin ilkeleri nelerdir?
- Karmaşıklık masraflıdır: Bu ilke, çok fazla dijital araca ve uygulamaya sahip olmanın zihinsel karmaşa yaratacağının ve bunun da strese ve dikkat dağınıklığına yol açacağının altını çizer. Kullandığınız dijital araçların sayısını azaltarak, daha iyi odaklanabilir ve daha düzenli, daha az kaotik bir dijital deneyim tadını çıkarabilirsiniz.
- Optimizasyon çok önemlidir: Yalnızca dijital araçların sayısını azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda onları nasıl kullandığınızı da optimize etmelisiniz. Bu, e-postaları veya sosyal medyayı kontrol etmek için belirli zamanlar belirlemek, zamanınızı daha iyi yönetmenize yardımcı olacak araçlar kullanmak ve teknolojiyle nasıl etkileşime geçtiğiniz konusunda daha bilinçli olmak anlamına geliyor. Dijital alışkanlarınızın size karşı değil, sizin için çalışmasını sağlamaya dairdir.
- Amaçlılık elzemdir: Amaçlı olmak demek, değerlerinize ve hedeflerine bağlı olarak teknoloji kullanımınız hakkında bilinçli tercihler yapmak demektir. Dijital alışkanlıklarınızı, önem verdiğiniz şeylerle paralel olmalarını sağlamak için düzenli bir şekilde değerlendirmeyi içerir. Bu ilke, teknolojiyi hayat hedeflerinizi destekleyen ve genel sağlığınızı artıran şekillerde kullanmanızı teşvik eder.
Dijital minimalizm örneği nedir?
Dijital minimalizmin harika bir canlı örneği, evinizde teknoloji olmayan alanlar oluşturmaktır. Yemek odanızı veya yatak odanızı dijital cihazlara izin verilmeyen alanlar olarak belirlediğinizi düşünün. Bu uygulama, yüz yüze etkileşimleri teşvik eder ve sürekli ekrana bakmadan rahatlamaya katkıda bulunur.
Başka bir örnek ise telefonunuzu veya e-postanızı kontrol etmek için belirli zamanlar belirlemektir. Sürekli müsait olmak yerine, mesajlarınızı sabah, öğle ve akşam olmak üzere günde yalnızca üç defa kontrol etmeye karar verebilirsiniz. Bu, “sürekli çevrimiçi” olma endişesini azaltmaya yardımcı olur ve gün içinde görevlerinize ve kişisel iletişimlerinize daha yoğun bir şekilde odaklanmanızı sağlar.
Ek olarak, ExpressVPN gibi bir yüksek kaliteli VPN indirmek de çevrimiçi aktivitelerinizi korumanın akıllıca bir yoludur. Bu, nicelikten ziyade niteliği seçmeye bir örnektir—aynı seviyede koruma sağlamayan birçok ücretsiz araç kullanmak yerine, çevrimiçi güvenliğinizi ve gizliliğinizi sağlayan güvenilir bir hizmet seçebilirsiniz.